Kayıp çocuk

picture-13

Giovanni Dos Santos

Daha sadece 19 yaşında olmasına rağmen Dünya’nın en büyük kulüplerinden biri olan Barcelona‘da oynama şansı yakaladı. Bundan daha çok kısa bir süre önce geleceğin Ronaldinhosu olarak görülüyordu. Barcelona forması ile oynadığı son maçta yaptığı hat-trick sonrası 10 milyon euro civarında bir bonservis bedeliyle Tottenham‘a transfer oldu.

Geleceğin yıldızının Tottenham’ı Premier ligde zirveye taşıması bekleniyordu. Ancak ne Tottenham ilk 4’e girebildi ne de genç Meksikalı kadroda yer bulabildi. Şimdi ise sezon sonuna kadar Championship ekiplerinden İpswich‘e kiralık olarak verilmiş.

Güneşli Barcelona günlerini bırakıp, yağmurlu ve sisli Londra’ya gitmek hiç yaramamış anlaşılan…

Rövanş zamanı #2

picture-21

Şampiyonlar liginin diğer çeyrek finalistleri bu akşam belli oluyor.

Gecenin en önemli maçında Manchester United, Milano’da elinden kaçırdığı İnter’i Old Trafford‘da ağırlıyor. Haftaiçinde Ferguson’un yerine geçme hayalleri kurduğunu açıklayan Mourinho ve takımının işi oldukça zor. Milano’daki maçta kaleci Julio Cesar’a duacı olmuşlardı yoksa bugün oynayacakları maç bir formalite maçı olabilirdi. Bana kalırsa Ferguson bu maça ileri uçta Rooney, Tevez, Berbatov üçlüsüyle çıkıp, maçın başlama düdüğü ile birlikte İnter kalesine saldırabilir ve istediği skoru ilk yarıda elde edebilir. İnter üzerine çok adamla gelindiğinde şaşıran bir ekip. Bunun en güzel örneğini Atalanta deplasmanında madara olurken görmüştük zaten.

Bir diğer İngiliz ekibi Arsenal ise, ilk maçta Van Persie’nin penaltı golüyle yendiği Roma ile İtalya’da karşılaşıyor. Bu sezon gol yollarında büyük sıkıntı çeken Arsene Wenger ve gençlerinin işleri oldukça zor. Sakatlıktan kurtulan ve gollerle geri dönen Eduardo kadroda ancak yanındaki Bendtner gerçekten saç baş yoldurtan cinsten. Roma’nın ise en büyük motivasyonu, bu sezon final maçının Roma Olimpiyat stadında oynanacak olması. Bu tip eleme maçlarını iyi oynayan Roma’nın Totti, Baptista ve Vucinic üçlüsü ile maça ağırlığını koyacağını düşünüyorum.

Bu sezonun en formda ekibi Barcelona ise, Camp Nou’da Lyon ile karşılaşıyor. İlk maç 1-1 sona ermişti. Daha önce de defalarca karşılaşan iki ekibin maçları hep çok zevkli geçiyor. Her ne kadar son haftalarda biraz sıkıntı yaşasa da Barcelona kendi sahasında her zaman favori ancak Lyon takımı da boru değil. Benzema, Juninho, Toulalan, Govou gibi isimler var. Sıkıntı demişken, son 2 haftadır Lyon içinde Fransa liginde işler pek iyi gitmiyor. Haftasonunda Lille karşısında alınan 2-0’lık yenilginin ardından PSG ile aralarındaki puan farkı 1’e indi. Bu maçın çok zevkli geçeceği ve muhteşem 1-2 gol göreceğimiz kesin ama Barcelona kesin alır demek çok zor.

Bana göre gecenin en zevkli maçında Porto ile Atletico Madrid 2-2’in rövanşında Estadio do Dragao stadında karşı karşıya geliyor. Son 2 haftada önce Barca’yı 4-3 yenen ardından Real Madrid ile Bernabeu’da 1-1 berabere kalıp elinden kaçıran Atletico, bu son 2 maçta oynadığı futbolu oynarsa yenemeyeceği takım yok. Porto’nun ise sağı solu hiç belli olmuyor. Hulk, Lisandro Lopez, Lucho Gonzalez gibi müthiş etkili isimler var kadroda. Her zaman golü düşünüyorlar ve her maçlarında müthiş bir seyir keyfi veriyorlar. Kim kimi eler bilmem ama devamlı gol olur bu maçta. Zaten tur için Atletico’nun gol atması şart, Porto’nun hızlı adamları da arkadaki boşlukları affetmez.

Nazar değdi

sissoko

Bu sezon gösterdiği performans ile en beğendiğim futbolcuydu Sissoko… Her maç Patrick Vieira‘nın gençlik yıllarını hatırlatıyordu bana. Daha dün çok yakın bir arkadaşımla konuşuyorduk, bu adamın kendini ne kadar geliştirdiğini Liverpool sonrası. Dün oynanan Torini derbisinde darbe aldığı sol ayağının ”metatarsal” kemiği kırılan Sissoko, sezonu kapatmış. Nazarımız değdi heralde…

Bir de Hoffenheimlı İbisevic‘in sakatlığına çok üzülmüştüm; 17 maçta 18 gol atıp, çapraz bağları kopmuştu Bosnalı forvetin. Sakatlanmasa Gerd Müller‘in rekorunu kırabilirdi belki…

Darma duman

44614

Dün akşam İtalya kupasında İnter Sampdoria deplasmanında ilk yarıda 3 tane yiyerek knock out oldu. Bu maçın rövanşı var ancak Sampdoria Giuseppe Meazza‘da 3 gol yiyecek bir takım değil. Açıkcası İnter’in yenilmesine hep çok seviniyorum. Çünkü Mourinho denilen megolaman adamdan hiç haz almıyorum. Bu hafta yine çıkmış sağa sola atıp tutmuş ve disiplin kuruluna sevk edilmiş. İtalya kupasının bir diğer maçında Juve, Lazio deplasmanında 0-1 öne geçmesine rağmen 2-1 yenilmekten kurtulamadı. Ama Delle Alpi’deki maçta finale yükselecek takımın Juventus olacağını düşünüyorum. Sezon sonu futbolu bırakacağını açıklayan Duracell Nedved‘i izlerken bu adam nasıl 37 yaşında diye sorup durdum kendime. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji, sağdan soldan devamlı depar helal olsun vallaha…

Salı ve Çarşamba akşamları Almanya ve Fransa’da da kupa maçları vardı. Ligde kötü giden Werder Bremen Wolfsburg’u 5’ledi. Schalke Mainz deplasmanında 1-0 yenildi. Galatasaray’ın Uefa’daki rakibi Hamburg kendi sahasında zayıf rakibi Wehen’i 2-1 ile geçti. Almanya kupasının en zevkli maçında ise Leverkusen Bayern Münich’i 4-2 yendi. İlk yarısı golsüz biten karşılaşmanın 2. yarısında karşılıklı goller vardı. Leverkusen 3-0 öne geçti, Münich 2 dakikada 3-2 yaptı. Son 15 dakika Münich Leverkusen kalesine yüklendi ancak golü bulamadı ve 90. dakikada  kontradan 4. golü yedi. Ligde de 5. sırada olan Bayern’in kupadan da elenmesi taraftarı memnun etmediği kesin. Elindeki kaliteli kadroya ve rakiplerine oranla sahip olduğu dev bütçeye rağmen bu sezonu kupasız kaparlarsa, sezon sonu Klinsmann’ın görevde kalması bir hayli zor.

Fransa liginin zirvesindeki 2 takım Lyon ve PSG’de dün kupaya veda ettiler. PSG deplasmanda zayıf rakibi Rodez’e uzatmada 3-1 yenildi. Ligin lideri Lyon ise Lille karşısında 90. dakikada yediği golle kupaya veda etti. İspanya’da ise Bilbao ilk maçta 1-0 yenildiği Sevilla’yı kendi sahasında 3-0 gibi net bir skor ile geçerek Mallorca’yı eleyen Barça’nın finaldeki rakibi oldu. Barça’da da işler hala pek iyi gitmiyor. Ligde kaybedilen puanlar sonrası dün gece de Mallorca’yı zor geçtiler. 1-0 yenik ve 10 kişi kalmışken rakibin penaltı kaçırmasına yatıp kalkıp dua etsinler.

Bu arada Salı akşamı ve dün akşam İngiltere Premier ligi maçları da vardı. Çok büyük sürprizler yaşanmadı. Arsenal 5 maç sonra golle tanıştı, Liverpool Sunderland’i rahat geçti. Bence en önemli olay Manchester United’ın Newcastle’ı 2-1 yendiği maçta Van Der Sar’ın 1311 dakika sonra gol yemesiydi. Yediği golde olacak iş değildi. Bu kadar dakika gol yemeyip öyle bir hata yaptığı için baya üzülmüstür heralde…

Bu mudur yani?

picture-2

2 aylık aradan sonra dün akşam 1 gol bile göremedik. MourinhoFerguson kapışmasından 0-0 beraberlik çıktı. Oyunu gördükten sonra Mourinho golsüz eşitliğe sevinmiştir heralde. 90 dakika boyunca sahanın tüm hakimi kırmızı şeytanlardı. Her zamanki gibi takım olarak cok iyilerdi. Kafamdaki tek soru işareti deplasmanda tek forvet olarak Berbatov yerine daha hızlı Tevez ya da Rooney ile başlanamaz mıydı? İnter ise tam bir hayal kırıklığıydı. Zanetti, Cambiasso ve Julio Cesar dışındaki bütün futbolcular çok yorgun gözüktü. Mourinho’nun Muntari ve Adriano‘ya 75 dakika nasıl dayanabildiğini çözemedim. Bütün maç Manchester’ı ortadan delmeye çalıştılar, oyunu hiç kanatlara yayamadılar. Arada bir Maicon sağdan bindirdi ama ondan da tek başına cacık çıkmadı.

Dün akşamki maçı gördükten sonra Manchester’ın Old Trafford‘da İnter’i rahat geçeceğini düşünüyorum. İki takımın oyun anlayışı arasında dağlar kadar fark var. Hatta Manchester evinde sahaya çift forvet çıkar, 1. dakikadan itibaren akın akın gelir ve İnter’e Atalanta maçını hatırlatır. Bu arada dün akşamki maçın yıldızı Cristiano Ronaldo seçilmiş Uefa tarafından ama bence maçın adamı tartışmasız İnter kalecisi Julio Cesar’dı.

Tabii ki dün akşam 2 aylık aradan sonra Ertem Şener de geri döndü  ve maç içinde ettiği laflarla yine beni benden aldı…

Ertem Şener’den seçmeler;

– Ronaldo frikik atmaya hazırlanıyor… ”Açtı bacaklarını geliyorrr!!” – ”Bu maçta kimsenin yeri belli değil, herkes her yerde oynuyor” nasıl yani? – Berbatov için yorumu… ”Rakibin sağından, solundan atıp içinden geçen bir futbolcu” – Ronaldo için yorumu… ”Bilekleri kadar zekası da kıvrak Portekizli” – Ronaldo sağ kanattan akıyor… ”Koşarken bacaklarını göremiyorum” kör müsün? – ”İnter’in pehlivanı Adrianooo” – Julio Cesar kurtarış yapıyor… ”Sezarın hakkı sezara, Julio Cesar’a”

Dani Guiza ile ilginç bir akşamüstü

guiza

Dani Guiza kızağa çekilince ve takım 7 tane atınca battı balık yan gider misali kendine kültür ateşeliğini uygun görmüş galiba. 23 Şubat Pazartesi saat 19:30’da İstanbul Cervantes Enstitüsü ‘nde Spor Buluşmaları adı altında ilki düzenlenecek olan konferansta; İspanya ve Türkiye’de profesyonel futbol hayatı, İstanbul deneyimi ve yakında yapılacak İspanya-Türkiye karşılaşması hakkında sohbet edecekmiş. Ben gidip Lugano’nun kendisinden daha fazla gol atması konusunda ne düşündüğünü sormayı planlıyorum.

İlgilenenler için kontak bilgileri şöyle: Çiçek Kılıç İstanbul Cervantes Enstitüsü Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Tel: 0212-245 5627 / Faks: 0212-245 5456 E-mail: Prensa Estambul prenest@cervantes.es

İstanbul Cervantes Enstitüsü

TV kayitlari ile ceza

43685

Inter’li Adriano, Pazar aksami Milan’a attigi gol nedeniyle dun aksam disiplin kuruluna sevk edilmis. Gectigimiz haftalarda Fiorentinali Gilardino da elle attigi gol nedeniyle 2 mac ceza almisti. Ancak bu seferki posizyonda ben Adriano’nun elini bilerek kullandigina inanmiyorum. Kafayi tam vuramayip, topun eline carpmasiyla top kaleye gitti. Bakalim Italyanlar pozisyonu izleyip ne karar verecek…

UPDATE: Adriano’ya bugun yapilan toplanti sonrasi ceza verilmemis. Demekki biz de pozisyonu iyi suzmusuz:)

Outside of foot: 101

3383-10r

Ronaldinho’nun yetenekleri ile ilgili fazla geyik yapmaya gerek yok. Dunya’nin en iyi bir kac futbolcusundan biri. Az once biten Inter – Milan macinda takiminin 2-1 yenilmesine engel olamadi, ama oynadigi futbol ve o ayaginin disini kullanarak attigi paslarla bana buyuk keyif verdi. Zaten estetik acidan fakir olan Italyan futboluna renk katti. Inter’in Milan’i yenmesi zaten beklenen sonuctu. Cok daha guclu bir kadroya sahipler ve bugun Juventus’un da evinde berabere kalmasiyla puan farkini 9’a cikararak, buyuk avantaj yakaladilar.

Bu arada macta yorum yapan Fatih hocayi cok seviyoruz da, butun mac Ercan’a maci bile anlattirmadi neredeyse. Anlatti durdu butun mac…