Howard Webb

Premier League’de bu sezonun en tartışılan hakemi olan Howard Webb, Konfederasyon kupasında Brezilya-Mısır maçında verdiği penaltı kararıyla da olay yaratmıştı. Penaltı pozisyonu çözemeyen Webb saha kenarındaki tekrar görüntüleri ve yardımcısının uyarısıyla beyaz noktayı göstermişti.

Zaten önceden damgalı olan Webb, bu karar sonrası Guardian’ın malzemesi olmuş. Kendisi için özel bir fotoğraf galerisi oluşturulmuş.

Ermanonel Messi

Erman Kılıç, çok teknik ve hızlı bir oyuncu olduğu için Bülent Uygun tarafından Barcelona’nın Arjantinli oyuncusu Messi’ye benzetildiğinin belirtilmesi üzerine, ”Hocamız Messi’ye benzetiyor, inşallah hocamıza layık oluruz” diye konuştu.

Töbe, töbe…

Raul Albiol Real Madrid’de

Mevcut kadroya yapılan Ronaldo ve Kaka transferlerinden sonra bu adamların hücum hattı o biçim de defans ne olacak deniyordu. Para babası Florentino Perez bu soruya da cevap bulmuş ve Valencia’dan Raul Albiol’ü kadroya katmış. Juventus’a giden Cannavaro’nun yerine Pepe’nin yanına düşünülen Albiol transferi deyim yerindeyse “cuk” oturmuş.

Dün gece İspanyol gazeteleri bu transferin bittiğini yazmıştı. Real Madrid de az önce resmi açıklamayı yapmış. Bu transfer için Valencia’ya 15 milyon euro, Albiol’a da senelik 1.8 milyon euro ödenecekmiş.

Bu arada Real’in bir diğer ilgilendiği isim ise Liverpool’dan Arbeloa. Bu adam yıllardır nasıl Liverpool’da oynar ya da Real bu adamla neden ilgilenir onu da çözebilmiş değilim.

Güzel transferler

Avrupa’da yapılan büyük ve popüler transferlerin yanısıra her gün basınımıza çok yansımayan akılcı ve mantıklı transferler de yapılıyor. Bu transferler arasında benim beğendiğim bir kaç tanesi şöyle;

Marcelo Moreno (Shakhtar Donetsk) —> Werder Bremen Pele (Porto) —> Genoa Jeremy Mathieu (Toulouse) —> Valencia Campagnaro (Sampdoria) —> Napoli Eremenko (Udinese) —> Dinamo Kiev Sven Bender (1860 Münich) —> B. Dortmund Franco Zuculini (Racing Club) —> Hoffenheim Shunsuke Nakamura (Celtic) —> Espanyol Luis Jiménez (İnter) —> West Ham Orlando Engelaar (Schalke) —> PSV Joe Hart (Man City) —> Birmingham

Helveg sen hala oynuyor musun ya?

Serie A’dan tanıdığımız Udinese, Milan ve İnter’de forma giyen Danimarkalı defans oyuncusu Thomas Helveg futbola başladığı Odense ile olan sözleşmesini 1 yıl daha uzatmış. Serie A sonrası Norwich City ve Mönchengladbach takımlarının formasını giyen Helveg, 2007’de Odense’ye geri dönmüştü.

Özellikle Milan’da forma giydiği 5 senelik dönemde çok beğenirdim bu adamı. Kaya gibi stoperdi, zaman zaman sağ bekte de oynardı. Galatasaray’ın 100. yılında basınımızda transfer haberleri bile çıkmıştı. Keşke alabilseydik, Cihan‘ın yerine sağ bekte aslanlar gibi oynardı. Gerçi Cihan’ın yerine kimi koysan oynardı, o da ayrı mesele…

Podolski Köln’e geri döndü

Münich macerası pek uzun sürmeyen Podolski Köln’e geri döndü. Sezon ortasında Köln tarftarlarının bu transfer için para topladıklarından bahsetmiştik. Köln kulübü iki yakayı bir araya getirmiş ve Podolski’nin 10 milyon euroluk bonservisini ödeyebilmiş.

Bayern bu adamdan nasıl yararlanamadı ve Podolski daha üst düzey bir kulübe rahatlıkla gidebilecekken neden Köln’e geri döndü hala anlayabilmiş değilim…

Bu arada Köln’ün yeni sezon formaları da Podolski’nin imza töreninde tanıtılmış.

Ulan Amerika!

Şu anlamsız boru sesli Konfederasyon kupasından tek beklentim Brezilya-İspanya finaliydi. Futbol’dan ne anlar dediğim Amerika mucizevi şekilde geldiği yarı finalde İspanya’nın 35 maçlık yenilmemezlik serisini bozdu ve 2-0’la adını finale yazdırdı.

Bu mağlubiyet İspanya’nın muhteşem bir takım olduğu gerçeğini değiştirmeyecek ama yine de İniesta ve David Silva‘yı çok aradıklarını söyleyebilirim. Yerlerine oynayan Xabi Alonso ve Riera, deyim yerindeyse makinanın dişlilerini biraz olsun aksattılar.

Amerika’da ise Onyewu, Bradley ve Altidore en beğendiğim isimlerdi. İlk golde Altidore ne güzel döndü öyle. Özellikle Fener’le adı anılan Onyewu’yu çok beğendim. Tartışmasız maçın adamıydı. Maçı izlerken 70’den sonra düşer dediğim Amerika takımı 90 dakika boyunca büyük savaştı ve galibiyeti sonuna kadar haketti.

Bu akşamki yarı finalde Brezilya’nın da bir sürprize izin vereceğini hiç zannetmiyorum. Pazar akşamı Amerika-Brezilya finalinde boru sesleriyle samba izleriz.