Jabulani’de yaşayan Avustralya’lı

Adidas Dünya Kupasında kullanılan Jabulani futbol topunun reklamını Avustralya’nın Melbourne şehrinde yaratıcı bir şekilde yapıyor.

Şehir merkezinde içi dayalı döşeli 6 metre çapında bir Jabulani var. İçinde de Adam Santarossa adlı bir genç var. Bu genç bütün gün Dünya Kupası maçlarını izliyor, Play Station oynuyor ve blog yazıyor. Haftanın belli günleri de temizlikçi geliyor ve çamaşırları yıkamaya gidiyor.

Adam’ı ziyatet etmek filan da yasak değil. Maçları izlemek için arkadaşları ve yoldan geçen meraklı vatandaşları içeri davet ediyor. Onlarla futbol muhabbeti yapıyor.

Peki kupa bitince n’oluyor? Adam girdiği tüm bu zahmet(!) için 2600 doları cebine koyuyor.

Maradona’nın Mourinho aşkı

“Mourinho’yu çok severim. Bende telefon numarası var ve onu her an arayabilirim. Zamanında saatlerce futbol özellikle hücum ve savunma taktikleri üzerine konuşmuştuk. Başucunuzda telefonu bulunması gereken ve her ihtiyacınız olduğunda arayabileceğiniz bir insan gibi geldi bana.”

Maradona

Bi’ bira be… Ama beni bozuyo’…

Dün Slovenya karşısına kazanmaktan başka opsiyonu olmadan çıkan İngiltere’de teknik direktör Capello yıllardır her gittiği takımda uyguladığı kuralını kendi çiğnemiş. Maçtan bir gece önce futbolcularının gergin olduğunu farkeden İtalyan hoca, sinirleri yumuşatmak için oyuncularına bira içebilirsiniz demiş.

Bira sinirleri ne kadar yumuşatmış bilemem ama İngiliz futbolcular dün Slovenya’yı 1-0 yenmelerine rağmen sahada oldukça tutuk ve gergin gözüktüler. Turnuva öncesi beklentiler büyüktü ancak şu anki futbol pek ümit vaadetmiyor.

İkinci turda rakip Almanya. İngiltere’den daha iyi top oynadıkları ortada ancak bu Dünya Kupası. Tecrübe de çok önemli ve İngiliz Milli takımındaki oyunculara tek tek baktığımızda bu tecrübenin yeterince mevcut olduğunu görüyoruz.

Uğur Uçar

O Konya maçını hiç unutamam. Askerdeydim. Eğitimden kaçıp kaçıp gazinoda maça bakıyordum. Buzla kaplı o zeminde futbol oynamaya nasıl izin verirler diye kendi kendime söyleniyordum. Tam eğitime geri dönecekken Uğur’un o şanssız pozisyonu yaşandı. Dakikalarca ayrılamadım ekranın başından. Tam beklenen çıkışı yapmışken, her maç üzerine koyarken, Galatasaray’ın sağ beki yıllarca garanti altında demeye başlamışken hiç ama hiç olmadı.

Daha sonraki günlerde sakatlığının detaylarını öğrenince içimiz daha da çok acıdı. Kırılan diz kapağının yeniden kendine gelmesi, gelse bile eskisi kadar üst düzey mücadele etmesi çok zordu. Uzun süre sonra sahalara dönünce de fikrim aynıydı. Eskisi gibi olamayacağını düşünüyordum ama umarım yanılan ben olurum diyordum.

Ancak ne yazık ki yanılmadım. Çok istedim Uğur eskisi gibi olsun, sağ beki hiç bırakmasın, 3 numaralı forma üzerinde eskisin, kaptanlık pazubandını yıllarca taksın. O diz onu hep tedirgin etti. Zaten çok hızlı değildi daha da ağırlaştı. Müdahalelerde zamanla hatası yapınca daha da sert oynar gibi gözükmeye başladı. Kısacası eskisi gibi olamadı işte…

Ve küçük kaptan Uğur Uçar dün 1.3 milyon lira bonservis bedeliyle Ankaragücü’ne transfer olarak Galatasaray’dan ayrıldı. Profesyonel dünyada duygusallığa yer yok işte. Artık Galatasaray düzeyinde oynaması zordu. Keşke oynayabilseydi. Umarım yine eskisi gibi olur da ben yanılırım. Galatasaray da olmasa bile Milli takımda sağ beke iyi bir alternatif olur. Yolun açık olsun Uğur Uçar.