Bülent Uygun’a yurt dışından teklif varmış

17

“Yurt dışından bazı teklifler geliyor. Teklifler beni tatmin ederse ve hayal ettiğim başarıları elde edebilmek adına benimle aynı frekansta olursa o zaman değerlendiririm. Bu anlamda bir teklif almadığım için herhangi bir teklifi değerlendirmiş değilim. Katar’dan ve Suudi Arabistan takımlarından teklifler aldım”

O taraflarda tekel bayii de yok, kesin başarılı olur Bülent Hoca.

Frank Rijkaard

rij

Geçen hafta Galatasaray’ın yeni teknik direktötü kim olacak diye tartışırken önce Ramos daha sonra da Schuster‘in Galatasaray’a yakın olduğunu konuşmuştuk. Hatta başkan Adnan Polat‘ın teknik direktör işini bir an önce bitirmek istediğini ve kafasındaki favori isim Schuster’le son bir kez görüşeceğini yazmıştım. Ancak başkan çok sürpriz bir hamleyle Avrupa’nın en elit bir kaç teknik adamından biri olan ve adı Milan’la anılan Frank Rijkaard’ı takımın başına getirerek hem Türkiye’de hem de Avrupa’da büyük ses getirdi. Başkan böyle bir hamleye de mecburdu aslında. Çünkü kendisi de başarısız bir sezonun daha sevilen Adnan Polat ismini camia içinde oldukça güçsüz bir durumda bırakabileceğinin farkında.

Bu arada başkana bir sitemim var. Bütün hafta bu konuyu konuştuk, tam tatile gideceğiz dedik, o arada teknik direktör işini bitirdi. Ben de tatil yolundayken resmi açıklama yapılmadan 10 dakika evvel aldım haberi. Ah dedim 10 dakika da olsa önceden yazmak vardı şu haberi.

Rijkaard’ın futbolculuk kariyerini anlatmaya ve tartışmaya gerek yok. Bugüne kadar futbolcu olarak içinde bulunduğu Milan ve Ajax ekollerini ve ardından Barcelona’ya oynattığı total futbol anlayışını Galatasaray’a yansıtabilecek mi? Bizim için önemli olan o.

Rijkaard teknik adamlık kariyerine 1998 yılında Hiddink‘in yardımcısı olarak başladı ve daha sonra Hollanda Milli takımının başına getirildi. Tecrübesiz denmesine rağmen Hollanda Milli takımını Euro 2000’de yarı finale kadar taşıyan Rijkaard, penaltı atışlarıyla İtalya’ya elenmişti. O turnuvada müthiş futbol oynayan Hollanda’nın yarı final maçında 90 dakika içinde 2 penaltı kaçırdığını ve finali haketmesine rağmen elendiğini hatırlayanlarınız vardır. İtalya’da sakat Buffon‘un yerine kaleyi koruyan Toldo‘da büyük oynamıştı o maçta. Turnuva sonrası görevinden hemen istifa eden Rijkaard 2001-2002 sezonunda Sparta Rotterdam’da oldukça başarısız bir dönem geçirdi ve takımın küme düşmesiyle birlikte görevine son verildi.

Joan Laporta‘nın başkanlığa seçilmesiyle birlikte 2003 yılında Barcelona’nın başına getirilen Rijkaard ilk başlarda kötü günler yaşasa da 5 sene içinde 2 defa La Liga, 1 defa Şampiyonlar ligi ve 2 defa da İspanya Süper kupasını Barcelona’ya kazandırdı. Real Madrid’i Bernabeu‘da 2 defa üst üste yenen tek Barcelona teknik direktörü olarak da Barcelona tarihine geçti. Barcelona’ın bugün oynadığı sistemin yaratıcısı olan Rijkaard, Messi‘yi 16.5 yaşında A takıma çıkarıp ilk 11’de şans vermeye başladı. Oyun felsefesi devamlı hücum ve göze hoş gelen futbol olan Rijkaard, 4-1-2-2-1 sistemini tercih eden ancak maçın gidişatına göre hücum silahlarını hiç korkmadan sahaya süren bir teknik adam.

Kötü geçirilen bir sezonla ilgili olarak bundan önce yazdığım yazılarda hep yönetimin atacağı ilk adım, takımın başına getireceği teknik adam çok önemli demiştim ama açıkcasını söylemek gerekirse bu kadar da isabetli ve iyi bir karar alınabileceğini tahmin etmemiştim. Bana göre Rijkaard’ı takımın başına getirmek çok doğru bir karar ve büyük başarı olmuştur. Rijkaard imza töreninde basına verdiği cevaplarla Galatasaray’a yep yeni bir bakış açısı getireceğini ve bir çok şeyin değişeceğinin sinyallerini vermiştir. Hele bir basın mensubunun ilk dakikadan kendisine çakalca sorduğu; “Siz gelmeden yönetimin kafasına göre yaptığı transferlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği kapak cevapla da beni oldukça keyiflendirmiştir; “Ben dün burada değildim. Kulüp her zaman geleceğini düşünmek zorundadır. Yapılan transferler için kendilerine teşekkür ediyorum. Bundan sonraki transferleri de beraber yapacağız…”

Transfer demişken, Rijkaard’ın ismiyle birlikte bir çok önemli oyuncunun Galatasaray’ı tercih etmesi kolaylaşabilir. Bu arada Rijkaard’ın menajer olan kardeşinin en azından 2 portakalı Galatasaray’a getirebileceğini düşünüyorum. Rijkaard gitti denilen Lincoln konusunda da yeni bir sayfa açabilir. Saha içinde yıldız oyunculara serbestlik sağlayan Hollandalı, Lincoln için bir şans olabilir. Tabii bu kadar tepkinin üzerine 20 bavulla ülkesine giden Lincoln geri döner mi bilemem.

Takımdaki yetenekli gençler için Rijkaard büyük şans. Özellikle Arda ve Mehmet Topal, Rijkaard gibi efsane bir futbolcudan çok şey öğrenebilir ve kendi gelişimlerini oldukça üst seviyeye çıkarabilirler. Rijkaard’ın Barcelona’da olduğu gibi Galatasaray’da da alt yapıdan genç isimlere cesurca yer verebileceğine inanıyorum. Mesela bir Cem Sultan, bu sezon patlayabilir. Hele çok büyük bir transfer bütçesine sahip değilken illa ki altyapıya yönelmesi de gerekecek.

Rijkaard’ın yardımcısı Neeskens‘e de bayılırım. Büyük futbolcuydu ve şimdi de büyük bir futbol adamı. Buna rağmen bugüne kadar hep 2. adam olarak görev yapması da oldukça ilginç. Rijkaard’ın yanında Neeskens’in de geliyor olması büyük bir avantaj ancak bu isimlerin yanına Türkiye ligini tanıyan ve camianın içinden gelen bir ismi de koymak lazım. Aklıma gelen ilk isim ise; Ergün Penbe.

Bu arada unutmadan Galatasaray’ın olduğu kadar Rijkaard’ın da başarıya ihtiyacı var ve kendini Avrupa’ya hatırlatmak için elinden geleni yapacak.

Rijkaard tercihinin ardından hiç beklenmedik isimlerin de Galatasaray forması giymesi hiç sürpriz olmaz. Stopere, sağ beke ve forvete çok önemli tecrübeli isimler ve yetenekli genç Hollandalılar gelebilir. Umarım iyi başlayan gelecek sezon planlamaları aynen böyle devam eder. Hayalim Rijkaard gibi elit bir isimle uzun yıllar çalışılması, yeni bir Galatasaray sistemin oluşturulması ve seneler içinde bu sistemin üzerinde yapılan iyileştirmelerle büyük hedeflere ulaşılması…

Yıldırım Demirören’e soru sorasım geldi

yildirimdemiroren9

Bu Mehmet Topuz olayında “hiç bir futbolcu köle değildir, istemediği takımda zorla oynatılamaz ” diyen Yıldırım Demirören’e iki sorum olacak.

1- Neden sezon ortasında defalarca Bursa’da oynamak istemediği söyleyen Aydın Karabulut‘u Yusuf transferinde takas olarak Bursa’ya zorla vermek istediniz?

2- Fahri Tatan‘ı da zamanında Konya’ya habersizce satan siz değil miydiniz?

Roland Garros finalindeki manyak

57622319

Dün oynanan Roland Garros finalinde manyak bir Barcelona taraftarı elinde bayrakla sahaya fırlamış ve Federer’in kafaya kırmızı şapka takmaya çalışmış. Federer adamı itince adam karşısında dans etmeye başlamış. 3 güvenlik görevlisi tarafından etkisiz hale getirilen taraftar, daha sonra yapılan sorgusunda Federer taraftarı olduğunu söylemiş.

Barcelonalı manyağın bundan sonra spor müsabakalarına alınmama cezası alması bekleniyormuş.

Kaka’yı satanı biz de satarız!

Kaka‘nın Real Madrid’e transferinin Pazartesi günü netleşeceği açıklanırken taraftarlar Milan kulüp binası önünde protestolara başlamış. 300 kadar Milan taraftarı pankartlar açarak, sloganlar atarak Berlusconi’yi protesto etmişler. Bir çok taraftar eğer Berlusconi Kaka’yı satarsa bir dahaki genel seçimlerde kendisine oy vermeyiz demiş. Attıkları sloganlarda “Kaka’yı satan bedeli öder” diye bağırmışlar, açtıkları pankartta ise “Kaka’yı satmak kulübü satmaktır” yazıyormuş.

Bu arada dün akşam Vincent Candela‘nın jübile maçından sonra konuşan Real Madrid’in yeni danışmanı Zidane, “Kaka zaten imzayı attı, 5 numaralı formayı giyerse hiç kıskanmam çok memnun olurum” demiş.

Anlaşılan bu iş Pazartesi’ye filan kalmayacak, bugün yarın patlatırlar bombayı.

Yok artık bu da mı doğuştan?

18_256510_30fan2topuz-b-y4233333

Beşiktaş’ın 10 milyon liralık yeni transferi Mehmet Topuz’da doğuştan tuttuğu takıma transfer olmuş. Topuz’un Lig  Tv’ye yaptığı ilk açıklama şöyle;

“10 gündür Fenerbahçe ile görüşüyordum ama Beşiktaş’tan gelen teklif daha samimi ve içtendi. Tabii ki çocukluğumdan itibaren Beşiktaşlı oluşum da bu kararımda etkili oldu. Hem beni bugünlere getiren Kayserispor’a, hem de benimle ilgilenen Fenerbahçe’ye teşekkür ederim. Ama ben artık Beşiktaşlıyım.”

Sol beklerin en güzeli

3327312286_51b58c05c2

John Arne Riise benim için dünyanın en iyi 2-3 sol bekinden biridir. Liverpool zamanında bu adamın Roma’ya gitmesine neden izin verdi hiç anlamadım. Biliyorum kariyerinde yenilik istediği için kendi gitmek istedi ama yine de ne yapıp ne edip tutmaları gerekirdi.

O gittikten sonra yerini Fabio Aurelio ve Dossena‘yla doldurmaya çalıştılar ama ikisi de bir Riise olamadı. Defansif özelliklerinin yanı sıra sol ayakla vurduğu füze gibi toplar da bonusuydu Norveçli’nin.

Şimdilerde konuşunlar ise Riise’nin sözleşmesi yenilenmeyen Sylvinho‘nun yerine Barcelona’ya transfer olacağı. Barcelona’nın sol bek için kadrosunda sadece Abidal‘in olduğunu düşünürsek o bölgeye bir takviye yapacakları kesin. Riise’de bence Barcelona sol bekine “cuk!” oturur, hatta Abidal’i bile keser.

Takımdaki dengeler

3529622257_3a789689fb

Dün Nobre’nin yenilenen sözleşmesiyle ilgili bir yazı yazmıştım. Nobre’ye 3 sene için ödenecek olan yaklaşık 15 milyon liranın fazla olduğunu düşündüğümü söylemiş daha sonra konuyu Juan Figer‘e bağlayıp, adamın Türkiye’deki Brezilyalılar sayesinde köşeyi nasıl döndüğünü söylemiştim.

Bugün Sabah gazetesinde okuduğum haberse Delgado‘dan sonra Nobre‘nin de yenilenen sözleşmesi yüzünden Beşiktaş’ın başının çok ağrıyacağını gösteriyor. Sabah’ın haberine göre Tello tatile çıkmadan şöyle demiş;

Bu sezon ortaya koyduğum performans belli. Takımdaki dengelerin bu kadar çok değişmesi hoş değil. Devre arasında söz vermiştiniz. Ama sonra sezon sonuna tarih verildi. Döndüğümde zam almak ve şartlarımın daha iyileştirilmesini bekliyorum”

Tello Beşiktaş’tan yıllık 900bin dolar alıyor ve bence Beşiktaş’ın en iyi ilk 3 futbolcusundan biri. Hatta sorsalar Beşiktaş’tan Galatasaray’a kimi almak istersin diye ilk söyleyeceğim isim hiç düşünmeden Tello olur. Kaptan Delgado benim için Beşiktaş’taki ilk 3’e girmez. Sezon ortasında onun da sözleşmesi yenilendi ve yıllık 2.1 milyon euro alıyor. Delgado’nun geldiğinden beri yapmadıkları ortadayken sezon ortası bonservisini Ülker grubundan alınıp sözleşmesinin iyileştirilmesi gerçekten enteresan bir karardı.

Dengelerin değişmesine ilk baş kaldıran Tello olmuş ama son olmaz. Arkası gelir bu sıkıntının.