Özbekistan’dan bir antreman görüntüsü. Hoca işi oldukça ciddiye alıyor…
Yazar: footballove
Tutmayan maya
Galatasaray’a transferi kesinleştiği günlerde Meira için ”kötü transfer dedim” diyen biri varsa kesin yalan söylüyordur. Portekiz Milli takımında ve Avrupa’da formasını giydiği takımlarda kendisini kanıtlamıştı Meira. Ama olmadı, Galatasaray’da bekleneni veremedi, yani kısacası maya tutmadı ve 6 milyon euro transfer bedeli ile Zenit’e transfer oldu. Bu ekonomik krizde 6 milyon euroluk teklif gerçekten ilaç gibi ancak takımda bu kadar eksik varken ve hedef UEFA finaliyken bu karar ne kadar doğru bilemedim. Gerçi resmi siteden yapılan açıklamada Meira’nın profesyonel hayatta reddedemeyeceği cazip bir teklifle karşılaştığı ve ayrılmak istediği belirtilmiş.
Bu saatten sonra bunları tartışmanın bir anlamı yok. Yarın Galatasaray’ın Hamburg ile çok önemli bir maçı var. Meira’nın yerine kim oynayacaksa elinden gelenin en iyisini yapacak ve üzerindeki formanın hakkını verecektir. Bu isim genç Semih de olabilir, Volkan Yaman da… Bunun kararını en iyi teknik ekip verecek, bekleyelim ve görelim.
Rövanş zamanı #2
Şampiyonlar liginin diğer çeyrek finalistleri bu akşam belli oluyor.
Gecenin en önemli maçında Manchester United, Milano’da elinden kaçırdığı İnter’i Old Trafford‘da ağırlıyor. Haftaiçinde Ferguson’un yerine geçme hayalleri kurduğunu açıklayan Mourinho ve takımının işi oldukça zor. Milano’daki maçta kaleci Julio Cesar’a duacı olmuşlardı yoksa bugün oynayacakları maç bir formalite maçı olabilirdi. Bana kalırsa Ferguson bu maça ileri uçta Rooney, Tevez, Berbatov üçlüsüyle çıkıp, maçın başlama düdüğü ile birlikte İnter kalesine saldırabilir ve istediği skoru ilk yarıda elde edebilir. İnter üzerine çok adamla gelindiğinde şaşıran bir ekip. Bunun en güzel örneğini Atalanta deplasmanında madara olurken görmüştük zaten.
Bir diğer İngiliz ekibi Arsenal ise, ilk maçta Van Persie’nin penaltı golüyle yendiği Roma ile İtalya’da karşılaşıyor. Bu sezon gol yollarında büyük sıkıntı çeken Arsene Wenger ve gençlerinin işleri oldukça zor. Sakatlıktan kurtulan ve gollerle geri dönen Eduardo kadroda ancak yanındaki Bendtner gerçekten saç baş yoldurtan cinsten. Roma’nın ise en büyük motivasyonu, bu sezon final maçının Roma Olimpiyat stadında oynanacak olması. Bu tip eleme maçlarını iyi oynayan Roma’nın Totti, Baptista ve Vucinic üçlüsü ile maça ağırlığını koyacağını düşünüyorum.
Bu sezonun en formda ekibi Barcelona ise, Camp Nou’da Lyon ile karşılaşıyor. İlk maç 1-1 sona ermişti. Daha önce de defalarca karşılaşan iki ekibin maçları hep çok zevkli geçiyor. Her ne kadar son haftalarda biraz sıkıntı yaşasa da Barcelona kendi sahasında her zaman favori ancak Lyon takımı da boru değil. Benzema, Juninho, Toulalan, Govou gibi isimler var. Sıkıntı demişken, son 2 haftadır Lyon içinde Fransa liginde işler pek iyi gitmiyor. Haftasonunda Lille karşısında alınan 2-0’lık yenilginin ardından PSG ile aralarındaki puan farkı 1’e indi. Bu maçın çok zevkli geçeceği ve muhteşem 1-2 gol göreceğimiz kesin ama Barcelona kesin alır demek çok zor.
Bana göre gecenin en zevkli maçında Porto ile Atletico Madrid 2-2’in rövanşında Estadio do Dragao stadında karşı karşıya geliyor. Son 2 haftada önce Barca’yı 4-3 yenen ardından Real Madrid ile Bernabeu’da 1-1 berabere kalıp elinden kaçıran Atletico, bu son 2 maçta oynadığı futbolu oynarsa yenemeyeceği takım yok. Porto’nun ise sağı solu hiç belli olmuyor. Hulk, Lisandro Lopez, Lucho Gonzalez gibi müthiş etkili isimler var kadroda. Her zaman golü düşünüyorlar ve her maçlarında müthiş bir seyir keyfi veriyorlar. Kim kimi eler bilmem ama devamlı gol olur bu maçta. Zaten tur için Atletico’nun gol atması şart, Porto’nun hızlı adamları da arkadaki boşlukları affetmez.
Çeyrek finalistler #1
Şampiyonlar liginin ilk 4 çeyrek finalisti dün gece oynanan maçlarla belli oldu.
Liverpool, Anfield’ı Real Madrid’e dar etti. Maçın 1. dakikasından itibaren beklenenin aksine oyunu Real kalesine yıktı. Bu tip maçlarda genelde temkinli oynamayı tercih eden Rafa Benitez beni de şaşırttı açıkcası. İlk maçta aldıkları 1-0’lık galibiyetten sonra bu maçta da Real’e 4 atarak, daha önce Anfied’a gelmemiş olan Juande Ramos‘a güzel bir tanıtım yaptılar. Real’de ayakta kalan iki isim Ocak ayında kadroya kattıkları Lassana Diarra ve cok daha büyük bir farkı önleyen kaleci Casillas’dı. Liverpool takım olarak çok iyiydi ancak kaptan Gerrard oynayınca bir başka oluyor bu takım. Her ne kadar erken gelen gol ve üstüne hakemin verdiği hatalı penaltı kararı olsa da, Madrid’in dün gece kazanma şansı hiç yoktu.
Bir diğer İngiliz takımı Chelsea ise Delle Alpi’de girdiği pozisyonları affetmeyerek 2-2’lik skorla Londra’ya turla döndü. Maçın büyük kısmı Juve’nin kontrolü altında geçti. İtalyanlar ilk yarıyı tam önde kapadık derken 45. dakikada gelen golle soyunma odasına tatsız gittiler. İkinci yarıda 10 kişi kalmalarına rağmen 2. golü de bulan ve ümitlenen Juve’nin hayallerini 82. dakikada Drogba yıktı. Yazık oldu Juve’ye, beğeniyorum oynadıkları futbolu ama Hiddink Chelsea’ye yaramış ne yalan söyleyeyim. Bu maçtan aklımda kalanlar; müthiş Juve taraftarı, Del Piero’nun klas ötesi penaltısı, Essien’in golle geri dönüşü ve en etkileyici olanı, sezon sonu futbolu bırakacağını açıklayan Nedved’in 10. dakikada sakatlık nedeniyle oyundan çıkarken gözlerinin dolu dolu dolması…
Hani madara olmak diye bir laf vardır. Bayern Münich karşısında 2 maçta toplam 12 gol yiyen Sporting Lisbon için söylenebilecek tek laf bu olsa gerek. Zamanında Avrupa’ya gidip dağılan Türk takımlarına benzediler. Gerçi rekor 8-0’la hala Beşiktaş’ta ama olsun. Bayern, Ribery ve Toni gibi en etkili isimlerini riske etmeden Allianz Arena‘da Sporting’e güle oynaya 7 gol attı. Önümüzdeki sezon Köln’e geri dönecek olan Podolski’nin erken gelen 2 golü, farklı galibiyetin habercisi oldu. 2 maçta 12 gol yiyen bir takım için söylenecek çok fazla şey var ama nereden başlasam bilemedim. Merak ettiğim bir şey var. Eğer Sporting bu deplasmana gelmeseydi hükmen hangi skorla mağlup sayılacaklardı?
Şampiyonlar liginin sürpriz ekiplerinin mücadelesinde ise Villarreal Atina’dan galibiyetle çıkarak beni oldukça şaşırttı. Panathinaikos yenilmeyecek bir takım değil ama daha önce de söylediğim gibi kendi sahasında taraftarları ile çok etkili olabiliyorlar. Skor 1-1 olduğunda ”bu maçın penaltılara kadar yolu var” diye düşünürken Nihat’ın yerine oyuna giren Llorente İspanyollara turu getirdi. Bu turdan sonra Villarreal’in işi çok zor, çeyrek finaldeki rakipler ile aralarında siklet farkı olduğu çok açık…
Nasıl? Beğendin mi Anfield’ı?
U2 stada iniyor!
Efsane grup U2‘nun Avrupa turnesi açıklandı. Peki footbaLLove’da ne işi var? Çünkü konserlerin hepsi birbirinden muhteşem stadlarda yapılacak. U2 konserlerinin yönetmeni Willie Williams ve mimar Mark Fisher‘ın ortak çalışmasının ürünü olan yukarıda ve en aşağıda görebileceğiniz 360˚’lik sahne yapısının oldukça görkemli olacağına eminim. Pek tabii ki Türkiye’ye gelmiyorlar.
30 Haziran: Camp Nou – Barselona 07 Temmuz: San Siro – Milan 11 Temmuz: Stade De France – Paris 15 Temmuz: Parc des Sports Charles Ehrmann – Nice 18 Temmuz: Olympic Stadium – Berlin 20 Temmuz: Arena – Amsterdam 24 Temmuz: Croke Park – Dublin 31 Temmuz: Ullevi Stadium – Göteburg 06 Ağustos: Slaski Stadium – Chorzow 10 Ağustos: Stadium Maksimir – Zagreb 14 Ağustos: Wembley Stadium – Londra 18 Ağustos: Hampden Park – Glasgow 20 Ağustos: Don Valley Stadium – Sheffield 22 Ağustos: Millenium Stadium – Cardiff
Anfield’a hiç gelmemiş…
Bu akşam Liverpool ile karşılaşacak olan Real Madrid’in teknik direktörü Ramos, maç öncesi yaptığı basın toplantısında Anfield‘ı biraz aşşağılamış. Daha önce hiç Anfield’a gelmediğini ancak San Siro, Nou Camp veya Bernabeu‘dan daha etkili bir stad olmadığını söylemiş.
“I’ve got absolutely no fear of what lies ahead. With all the respect in the world for Liverpool and Rafa Benitez, I’ve been a coach at some of the great stadiums in the world, either in charge of the home side or with the opposition team.
“Coincidentally I never took Spurs to Anfield so it will be my first time on the bench there. But Anfield just isn’t a bigger deal than the Bernabeu, the San Siro or the Camp Nou – and I’ve seen all those before.”
Ramos, Anfield ne San Siro’ya ne Nou Camp’a ne de Bernabeu’ya benzer…
Rövanş zamanı #1
Şampiyonlar ligi 2. tur rövanş maçlarından 4 tanesi bu akşam sahne alıyor.
Liverpool ilk maçta 1-0 yendiği Real Madrid’i Anfield‘da ağırlıyor. Real Madrid maç öncesi oldukça ümitli ancak bu tip maçları çok iyi kilitleyen Rafa Benitez, bu maçta da aynı şeyi yapacak bence. Topa sahip olup, bol bol pas yaparak riske girmeden sıkıcı bir futbol bekliyorum Liverpool’dan. Real’de oyunu değiştirebilecek, bir şeyler yaratabilecek tek oyuncu Robben. O da tek başına ne kadar etkili olabilir bilemiyorum. Liverpool bu maçı 0-0’a kilitler, hatta son dakikalarda kontradan bir tane gol de sıkıştırabilir ve turu geçer gibime geliyor.
Bir diğer İngiliz temsilcisi Chelsea ise, Londra’da 1-0 yendiği Juventus ile Torino’da karşılaşıyor. Hiddink geldiğinden beri işler iyi gidiyor Chelsea’da. Anelka ve Drogba iyi bir ikili oluşturdu ancak bu maçta Anelka sakatlığı nedeniyle yok. Juventus ise haftasonunda aldığı derbi galibiyeti ile morallendi ancak Sissoko‘nun sakatlığıyla sarsıldı. Bu maçta orta sahada Sissoko gibi mücadeleci bir futbolcuyu çok arayacakları kesin. Bu maçta iki takımdan da temkinli bir futbol bekliyorum. Juventus’un 1 gol bulması ve işin penaltılara kadar gitmesi yüksek ihtimal bence.
Şampiyonlar liginin 2 sürpriz ekibi Panathinaikos ile Villarreal ise 1-1’in rövanşında Atina’da karşılaşıyor. İlk maçta aldığı avantajlı skor ve saha, seyirci avantajı ile Yunanlılar favori. 1 Şubat’tan beri yenilmeyen Villarreal, bu maçta erken gol bulabilmek için bütün silahlarını kullanacak. Gönlüm Nihatlı Villarreal’den yana ama Panathinaikos evinde yenilmesi çok zor bir ekip. Taraftar desteğini çok iyi kullanıyorlar. Bol gol görürüz ve turu Yunanlılar geçer gibime geliyor.
Gecenin en anlamsız maçında, Bayern deplasmanda 5 attığı Sporting Lisbon ile Allianz Arena‘da karşılaşıyor. Lisbon bu deplasmana gelmese bile olurmuş yani. Şampiyonlar ligi 2. turunda kendi sahanda 5 yemek çok acı olsa gerek. Herneyse, Klinsmann bu maçta fazla şans vermediği isimlere ilk 11’de yer verir büyük olasılıkla. 2-3 tane de Münih’de atıp, Portekiz temsilcisini evlerine yollarlar.
Bu Hıncal futbolundan anlıyorsa, ben ne olayım…
Dün aksam 90 dakikada yine Hıncal Uluç şov vardı. Yok efendim Galatasaray Bursa maçında 4 ön liberoyla oynamış, Nonda futbolcu değilmiş, Tello kanat oyuncusu muymuş!? Şampiyonluk için favorisi bugüne kadar her programda ağır şekilde eleştirdiği Fenerbahçeymiş…
1 dakika, 1 dakika en bombasını unuttum. Baros ile Nonda’yı üst üste koysan bir Ümit Karan etmezmiş…Pes!
Clive Owen’ın dili tutulmuş!
Çocukluğundan beri sıkı bir Liverpool taraftarı olan ünlü aktör Clive Owen, GQ dergisinin Nisan sayısında verdiği röportajda, Steven Gerrard ile tanıştığında nasıl dili tutulduğundan bahsetmiş.
Eeeeee, Kaptan öyle Hollywood yıldızlarına benzemez; gerçektir. Julia Roberts, Matt Damon, Jennifer Aniston, Denzel Washington bir yana, Kaptan bir yana…
“It was the same when I met Steven Gerrard. I had an opportunity to have a conversation with him and I was tongue-tied. I’ve met the biggest actors and actresses in the world and I’m easy and comfortable but give me Gerrard and I’m in trouble.“