Soğuk olur, zemin kötü olur, sarı kart cezalısı çok, uçak inemedi, Samsun’du, Kayseri’ydi derken Fenerbahçe geçen senenin kıl payı şampiyonunu evinde madara etti.
Herşeyden önce takım savaşmayı, maçı bırakmamayı sonunda öğrendi. Veya Koch‘un program ancak etki etmeye başlıyor. Selçuk ile Deniz kağıt üzerinde son derece canımı sıkıyordu ama ikisi de bugün gayet iyiydiler. Özellikle Fenerbahçe’nin attığı ilk golde ceza sahasının içinde attığı mini çalım ve Semih’e al da at pası alkışa değer. Mehmet Yıldız’ın attığı boru golde de Wederson’un kafayla indirme gerizekalılığını da pas geçmeyelim. Fenerbahçe bu maçı ilk yarıda koparırdı ama Sivas kalecisi Akın’a teşekkür etsin. Hele Özer’in uzaktan attığı bir şutu 90’dan bir çıkarışı var ki, alkışşş!
Maçın ikinci yarısında Sivas tam anlamıyla sürklase oldu. Bu devrede çok önemli olduğunu düşündüğüm iki nokta var. Birincisi Semih’in attığı ikinci goldeki Deniz’in pasını Lugano atamazdı; Guiza o topu mümkün değil öyle kontrol edemezdi ve hadi top önüne öyle sekmiş olsun, Semih’in yaptığı soğukkanlı plase 101 vuruşu ya-pa-maz-dı!
İkinci nokta ise Uğur Boral. Açık açık “Halı saha takımıma bile almam!” dediğim Uğur’a bu akşam saygı duymak lazım. Aykut Kocaman Brezilya’dan Dentinho‘yu getirmiş olsaydı ve Uğur Uğurinho’nun bu akşam attığı iki golü atmış olsaydı; şu an taraftar göbek atıyor, basın da vay vay vay!, aman aman! diye bağırıyordu. Ama bu performansla devam etmesi şart. Sevilla bir, Sivas iki… Ben futbolcunun, zeki, çevik, ahlaklı ve devamlısını severim 🙂
Şubat ayı özellikle zirvede keyifli geçeceğe benzer. Galatasaray’ın “Yollarda bulurum seni!” fikstürü işlerin enteresan bir hal almasına sebep olabilir.