Sahibinden az hasarlı

picture-17

Bu sezon küme düşen Newcastle United, sahibi Mike Ashley tarafından resmen satılığa çıkarılmış. Mike Ashley kulüp için 100 milyon pound istiyormuş.

Full aksesuar olan bir kulüp için makul bir rakam. Tek problemi önümüzdeki sezon Championship’te oynayacak olması. İlgilenen arkadaşlar varsa kulübe e-mail atsınlar, başkan daha önce yaptığı açıklamalarda da pazarlığa açık olduğunun mesajını vermiş;

“Herkes için büyük bir felaket oldu. Paramı kaybettim ve kötü kararlar aldım. Gerçekten olanlar için çok üzgünüm. Futbolda uzman olduğumu asla söylemedim. Ben sadece bir taraftarım. Zengin bir taraftardım ama şimdi zengin değilim.”

Frank Rijkaard

rij

Geçen hafta Galatasaray’ın yeni teknik direktötü kim olacak diye tartışırken önce Ramos daha sonra da Schuster‘in Galatasaray’a yakın olduğunu konuşmuştuk. Hatta başkan Adnan Polat‘ın teknik direktör işini bir an önce bitirmek istediğini ve kafasındaki favori isim Schuster’le son bir kez görüşeceğini yazmıştım. Ancak başkan çok sürpriz bir hamleyle Avrupa’nın en elit bir kaç teknik adamından biri olan ve adı Milan’la anılan Frank Rijkaard’ı takımın başına getirerek hem Türkiye’de hem de Avrupa’da büyük ses getirdi. Başkan böyle bir hamleye de mecburdu aslında. Çünkü kendisi de başarısız bir sezonun daha sevilen Adnan Polat ismini camia içinde oldukça güçsüz bir durumda bırakabileceğinin farkında.

Bu arada başkana bir sitemim var. Bütün hafta bu konuyu konuştuk, tam tatile gideceğiz dedik, o arada teknik direktör işini bitirdi. Ben de tatil yolundayken resmi açıklama yapılmadan 10 dakika evvel aldım haberi. Ah dedim 10 dakika da olsa önceden yazmak vardı şu haberi.

Rijkaard’ın futbolculuk kariyerini anlatmaya ve tartışmaya gerek yok. Bugüne kadar futbolcu olarak içinde bulunduğu Milan ve Ajax ekollerini ve ardından Barcelona’ya oynattığı total futbol anlayışını Galatasaray’a yansıtabilecek mi? Bizim için önemli olan o.

Rijkaard teknik adamlık kariyerine 1998 yılında Hiddink‘in yardımcısı olarak başladı ve daha sonra Hollanda Milli takımının başına getirildi. Tecrübesiz denmesine rağmen Hollanda Milli takımını Euro 2000’de yarı finale kadar taşıyan Rijkaard, penaltı atışlarıyla İtalya’ya elenmişti. O turnuvada müthiş futbol oynayan Hollanda’nın yarı final maçında 90 dakika içinde 2 penaltı kaçırdığını ve finali haketmesine rağmen elendiğini hatırlayanlarınız vardır. İtalya’da sakat Buffon‘un yerine kaleyi koruyan Toldo‘da büyük oynamıştı o maçta. Turnuva sonrası görevinden hemen istifa eden Rijkaard 2001-2002 sezonunda Sparta Rotterdam’da oldukça başarısız bir dönem geçirdi ve takımın küme düşmesiyle birlikte görevine son verildi.

Joan Laporta‘nın başkanlığa seçilmesiyle birlikte 2003 yılında Barcelona’nın başına getirilen Rijkaard ilk başlarda kötü günler yaşasa da 5 sene içinde 2 defa La Liga, 1 defa Şampiyonlar ligi ve 2 defa da İspanya Süper kupasını Barcelona’ya kazandırdı. Real Madrid’i Bernabeu‘da 2 defa üst üste yenen tek Barcelona teknik direktörü olarak da Barcelona tarihine geçti. Barcelona’ın bugün oynadığı sistemin yaratıcısı olan Rijkaard, Messi‘yi 16.5 yaşında A takıma çıkarıp ilk 11’de şans vermeye başladı. Oyun felsefesi devamlı hücum ve göze hoş gelen futbol olan Rijkaard, 4-1-2-2-1 sistemini tercih eden ancak maçın gidişatına göre hücum silahlarını hiç korkmadan sahaya süren bir teknik adam.

Kötü geçirilen bir sezonla ilgili olarak bundan önce yazdığım yazılarda hep yönetimin atacağı ilk adım, takımın başına getireceği teknik adam çok önemli demiştim ama açıkcasını söylemek gerekirse bu kadar da isabetli ve iyi bir karar alınabileceğini tahmin etmemiştim. Bana göre Rijkaard’ı takımın başına getirmek çok doğru bir karar ve büyük başarı olmuştur. Rijkaard imza töreninde basına verdiği cevaplarla Galatasaray’a yep yeni bir bakış açısı getireceğini ve bir çok şeyin değişeceğinin sinyallerini vermiştir. Hele bir basın mensubunun ilk dakikadan kendisine çakalca sorduğu; “Siz gelmeden yönetimin kafasına göre yaptığı transferlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği kapak cevapla da beni oldukça keyiflendirmiştir; “Ben dün burada değildim. Kulüp her zaman geleceğini düşünmek zorundadır. Yapılan transferler için kendilerine teşekkür ediyorum. Bundan sonraki transferleri de beraber yapacağız…”

Transfer demişken, Rijkaard’ın ismiyle birlikte bir çok önemli oyuncunun Galatasaray’ı tercih etmesi kolaylaşabilir. Bu arada Rijkaard’ın menajer olan kardeşinin en azından 2 portakalı Galatasaray’a getirebileceğini düşünüyorum. Rijkaard gitti denilen Lincoln konusunda da yeni bir sayfa açabilir. Saha içinde yıldız oyunculara serbestlik sağlayan Hollandalı, Lincoln için bir şans olabilir. Tabii bu kadar tepkinin üzerine 20 bavulla ülkesine giden Lincoln geri döner mi bilemem.

Takımdaki yetenekli gençler için Rijkaard büyük şans. Özellikle Arda ve Mehmet Topal, Rijkaard gibi efsane bir futbolcudan çok şey öğrenebilir ve kendi gelişimlerini oldukça üst seviyeye çıkarabilirler. Rijkaard’ın Barcelona’da olduğu gibi Galatasaray’da da alt yapıdan genç isimlere cesurca yer verebileceğine inanıyorum. Mesela bir Cem Sultan, bu sezon patlayabilir. Hele çok büyük bir transfer bütçesine sahip değilken illa ki altyapıya yönelmesi de gerekecek.

Rijkaard’ın yardımcısı Neeskens‘e de bayılırım. Büyük futbolcuydu ve şimdi de büyük bir futbol adamı. Buna rağmen bugüne kadar hep 2. adam olarak görev yapması da oldukça ilginç. Rijkaard’ın yanında Neeskens’in de geliyor olması büyük bir avantaj ancak bu isimlerin yanına Türkiye ligini tanıyan ve camianın içinden gelen bir ismi de koymak lazım. Aklıma gelen ilk isim ise; Ergün Penbe.

Bu arada unutmadan Galatasaray’ın olduğu kadar Rijkaard’ın da başarıya ihtiyacı var ve kendini Avrupa’ya hatırlatmak için elinden geleni yapacak.

Rijkaard tercihinin ardından hiç beklenmedik isimlerin de Galatasaray forması giymesi hiç sürpriz olmaz. Stopere, sağ beke ve forvete çok önemli tecrübeli isimler ve yetenekli genç Hollandalılar gelebilir. Umarım iyi başlayan gelecek sezon planlamaları aynen böyle devam eder. Hayalim Rijkaard gibi elit bir isimle uzun yıllar çalışılması, yeni bir Galatasaray sistemin oluşturulması ve seneler içinde bu sistemin üzerinde yapılan iyileştirmelerle büyük hedeflere ulaşılması…

Yıldırım Demirören’e soru sorasım geldi

yildirimdemiroren9

Bu Mehmet Topuz olayında “hiç bir futbolcu köle değildir, istemediği takımda zorla oynatılamaz ” diyen Yıldırım Demirören’e iki sorum olacak.

1- Neden sezon ortasında defalarca Bursa’da oynamak istemediği söyleyen Aydın Karabulut‘u Yusuf transferinde takas olarak Bursa’ya zorla vermek istediniz?

2- Fahri Tatan‘ı da zamanında Konya’ya habersizce satan siz değil miydiniz?

Ne olacak bu Topuz’un sonu

fft5_mf4539

Mehmet Topuz; “Fenerbahçe’nin teklifi içten gelmediği için ertesi gün Beşiktaş’la görüştüm ve anlaştım. Beşiktaşlıyım. Bu saatten sonra siyah-beyazlı formadan başkasını giymem” (Yok ya kafana göre anlaştın, ne güzel hayat)

Yıldırım Demirören; “Mehmet Topuz Beşiktaş’a hayırlı olsun. Etik kuralların dışına çıkmadık. Bosman kanunları boşuna çıkmadı. Futbolcu köle değil. Hangi takımda oynamak istiyorsa oynayacaktır” (Oyuncunun sözleşmesi devam ediyor ne Bosman’ı başkan!)

Kayserispor Genel Menajeri Süleyman Hurma; “Fenerbahçe transfer teklifi yaptı ve prensip anlaşmasına vardık. Pazartesi günü imzaları atmak bir araya geleceğiz. Topuz’un Beşiktaş’la anlaştığını ve siyah-beyazlı formayı giydiği televizyonda gördüm.”

Aziz Yıldırım; “Futbolcuyu sıkıştırırsanız Vefa’da da Karagümrük’te de oynamak istediğini söyler. Kayserispor’la görüştük ve anlaştık. Bundan sonrasına TFF karar verecektir. Neden biz vazgeçelim? Biz TFF ve FIFA kurallarına göre hareket edip önce kulübüyle anlaştık. Futbolunun ceza alması gerekiyorsa alacak ki bir daha böyle şeyler olmasın” (Sevmem seni ama haklısın Başkan)

Kayserispor Kulübü Başkanı Recep Mamur; “Spor kamuoyundan özür diliyorum. Bu şekilde olacaksa kulüp başkanlığından iğreniyorum.” (Ben de! Ben de!)

Noktayı Recep Mamur koymuş. Aziz Yıldırım kafaya koyduysa Topuz’a gerekirse top oynatmaz. Fener taraftarı Topuz’u Kadıköy’de görmek dahi istemez. Topuz 1 sene daha Kayseri’de amaçsız bir sezon geçirir. 10 maçta 90 dakika oynarsa iyidir. Seneye de çok istiyorsa “doğuştan” taraftarı olduğu Beşiktaş’a “bosman” kanunuyla transfer olur.