Serbest dalışta İtalyan De Rossi.
link: http://www.dailymotion.com/video/xdomg9_fifa-world-cup-2010-the-italian-way_sport
Serbest dalışta İtalyan De Rossi.
link: http://www.dailymotion.com/video/xdomg9_fifa-world-cup-2010-the-italian-way_sport
The Guardian fotoğraf galerisinin bu haftaki malzemesi İngiltere-Amerika maçı. Tabii bir çok fotoğrafta İngiltere kalecisi Green’e geçirmişler. Galerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Eto’o mu arıyo’ Roger Milla mı:)
link: http://www.dailymotion.com/video/xdoky1_emmanuel-adebayor-s-phone-rings-liv_sport
Adamlar öyle ya da böyle her turnuvada millet olarak heyecan yaşıyorlar. Bu Dünya Kupası öncesi Ballack sakat denildi, Klose formsuz denildi, Podolski çıkışını sürdüremedi denildi, Almanya tarihinin en genç kadrosuyla Afrika’ya gidiyor denildi ama yine de ilk grup maçlarında takır takır top oynayarak Avustralya’yı 4’lediler.
Sahanın en etkili ismi tartışmasız Mesut Özil’di. Almanya’nın tehlikeli olduğu her atakta payı vardı. Sezonu formsuz geçiren Klose ve Podolski de Milli formayla kendilerini bulmuşlar. Avustralya’da pek bi’ nane yoktu Cahill de atılınca tamamen havlu attılar. Cahill’e çıkan kırmızı çok ağırdı bana göre. Meksikalı hakem fena çuvalladı. Zaten gerçek anlamda bir forvetleri yok Cahill ile can çekişiyorlardı. O da gitti bundan sonraki maçlarda işleri çok zor. Hiç ışık vermediler. Yenik durumdayken bir isyan eder yüklenirsin filan ama Avustralya’da o da yok.
Turnuvanın 8. maçında 2 golden fazlasını görmek nasip oldu sonunda. Almanlar ilk maçta iddalı olduklarının sinyalini verdiler. Avustralya’dan daha dişli bir rakiple oynarlarsa ne olur görmek lazım. O dişli rakip de en erken çeyrek finalde gelir. Şimdilik yolu açık Almanların…
Dünya Kupasının tartışmasız en kötü iki yanı. Biri Afrika’nın yerel üflemeli çalgısı Vuvuzela diğeri ise TRT’nin demirbaş yorumcusu Ömer Üründül. Al birini vur ötekine. Adam gibi maçın keyfi çıkmıyor. Devamlı bir arı vızıltısı. Gol sesi bile duyulmuyor. O sesin arasından Üründül’ün kolektif ve saçma sapan yorumları. Yanlış futbolcu isimleri ve telaffuzları…
Televizyonun sesini kıssan bir garip geliyor kısmasan ekranı kırasın geliyor. Nasıl geçecek bu ay bilmiyorum. Gerçi FIFA yayıncı kuruluşların baskısıyla vuvuzelayı stad içinde yasaklamak için girişimlerde bulunmaya başlamış ama ne kadar doğru bilmiyorum. TRT’nin kolektif Ömer’i yasaklamak gibi bir girişimi yok. Bırakın bu yazı daha senelerce TRT’nin yayınladığı her maçta bizleri ayar etmeye devam edecek.
Dünya Kupası Cuma günü başladı ama iş güç koşuşturmaca derken izleyebildiğim ilk 90 dakika Arjantin-Nijerya maçı oldu. Ee bu yaz Arjantin’li olduğumuzu da daha evvel belirtmiştik zaten. Bu durumda kupaya başlamak için doğru bir maç oldu benim adıma.
Maçı değerlendirmeden önce Maradona’ya dikkat çekmek lazım. Kızlarının isteği üzerine sonunda eşofmanı çıkardı ve jilet gibi takım elbisesini üzerine çekti. Takımı ise maça oldukça istekli başlayıp Heinze ile golü erken buldu ve rahatladı. Sezonu formda bitiren Milito’yu yedek bırakıp Higuain ile başlamak pek de doğru bir tercih gibi değildi sanki. Bir de kötü gününde olan Tevez’e 90 dakika tahamül etmesini anlayamadım. Yanında damat Agüero otururken ona da bir şans verebilirdi.
Takımın direksiyonundaki isim Messi şanssız günündeydi. Net gol pozisyonlarında Enyeama’yı bir türlü geçemedi. Haftalardır hasret kaldığımız dribbling’lerini özlemişiz. Nijerya Arjantin’i çok fazla ısıramadı ama yine de defans hattı ve önündeki ikili zor anlar yaşadı. Veron-Mascherano ikilisi önümüzdeki maçlarda kadroya alınmayan Cambiasso’yu çok arar. Bir de sağ bekte Gutierrez olacak iş değil. Adam savunma yapmayı bilmediği için bizim Sabri’den beter defansın dengesini bozuyor.
Arjantin gruptan çıkar ama sonrası çok zor. Takım olamıyorlar. Bireysel yeteneklerle nereye kadar bilmiyorum. Daha önce de dediğim gibi Arjantin’liyiz, istiyoruz ama güvenmiyoruz…