Ben bir Beşiktaş taraftarıyım. İlk 11’i say deseler 8’i belki bulur, Quaresma, Simao, Almeida ve Ernst dışında kimin hangi mevkiide görev yaptığını ancak kopya çekerek söyleyebilen bir Beşiktaş taraftarıyım. O kadar Beşiktaş’lıyım ki gittiğim maç sayısı 10’u bulmaz, bunların yarısıda arkadaşlarım sağolsun “Fazladan bilet var sende gelsene” sözlerinin teşviki ile gittiğim Ali Sami Yen ve Şükrü Saraçoğlu’nun ev sahibi koltuklarından ibarettir.
Kaçan pozisyona küfür etmez, sinir ve stresten üst üste sigara yakmaz veya çekirdek çıtlamaz; televizyon başından yıllardır alışık olduğum spiker anlatımının eksikliğini yadırgar “Ne biçim iş lan bu..?” diye hayıflanırım.
Hangi takımlısın diye sorulduğunda ailenin üstün futbol bilgisinin getirmiş olduğu (?!?) Beşiktaş’lı olma geleneğini sürdürmek adına bende Beşiktaş demişim. Dedeler doğma büyüme Beşiktaş’lı olmasaydı kuvvetle ihtimal farklı bir takımın yine pasif bir taraftarı olurdum…
Ama iyi bir futbol seyircisiyim, güzel futbolu görünce tabiri caiz ise ağzımın suyu akarken hele bir de haftasonu ise televizyon karşısına kurulmuş birasını açmış bir şekilde saatlerce durabilirim.
Oyunun kendisini oynamayı daha da çok severim. Haftada 3’e varan halısaha maçları, bilek boyu kar kaplamış sahada ellerde kürek ile temizleme çabaları, dondurucu soğukta eller çatlamış surat kıpkırmızı saatlerce süren çekişmeler ve üstüne maç bitiminde sırf daha isabetli ve kuvvetli şut çekebilmek için Koko’da dahil önüme gelene tek vuruş tam saha 5’e gelen kazanır oyunları, ve büyük bir iştah ile almış olduğum yepyeni Nike kramponlarımı test edeceğim ilk maçta sahada bıraktığım bir sol ayak bileği…
Bunları anlatıyorum çünkü biliyorum ki Footballove takipçilerinin %99’u benden daha fanatik bir futbol meraklısı ve takımı yenildiğinde “Bana ne lan sanki benim için oynayıp, bana milyon Euro’lar kazandırıyorlar” demeyen takipçilerin tepkisini çekmemek adına bunlara değinmek istedim.
Gel gelelim bu kadar Quaresma hayranı olan, bir şık hareketin verdiği hazzın yenilgiden dahi mühim olan benim bu sene neden bir kere dahi şu içimdeki minicik Süper Lig sevgisini öldüren sebeplere. Aslında bundan dahi bahsetmek istemiyor, şu hergün farklı kanallardan farklı kalemlerin kimin kaç sene içeride tıkılı kaldığının iddialarını sürdüren çirkin durumun nasıl Türk futbolunu “*iç” ettiğini açık açık dile getirip susmak istiyorum.
Neden bizim ülkemizde futbol sadece futbol sevgisi için oynanmadığının binlerce cevabı varken, maalesef seyir zevki yerlerde gezen, haaaaalen hakemin kararlarını saatlerce tartışıp binlerce $ kazanan fikir ishali insanları izlemekten, Avrupa batarken, komşularımızın bir kısmı iflası açıklar, diğer kısmı ise 3. Dünya Savaşının sınırlarında fink atarken benim bu güzel ülkemin içinde bulunduğu ve tüm bunları temcit pilavı gibi pişirip pişirip karşımıza sunan her şeyden nefret ediyorum.
İşte bu yüzden ben hiçbir zaman Beşiktaş’lı hissedemeyeceğim, bu yüzden Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinden keyif alamayacağım, değil kombine sahibi olmayı herhangi bir maça bilet dahi almayı düşünemeyeceğim ve dolu dolu, kaliteli dahi olsa futbol konuşulan bir ortamda çok fazla durmak istemeyeceğim.
Güzelim bir oyunu da mahvettik ya, keşke bu mahvetmeye değecek kalitede bir ligimiz olsaydı…
Boşuna demiyorlar Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur diye, neden olsun ki…..?
V
Kzima gucenmece yok, Turkiye ozgur bir ulke, AAdam sike yapabilir bizene ,
Biz gene dekodere 600 TL verir izleriz nede olsa renge asigiz degil mi 🙂
Ama eminim yakinda en iyi isleyen bacasiz bir sektorumuz daha olacak Turizm den sonra
O da sike Turizimi , ne de olsa Turkiye’de az ceza veriyorlar gelip burda yapin…
ondan birazcık fazla galatasaray taraftarı olarak saygılar sunuyorum:) bir maç esnasında sahadan 3 adet menüsküs yırtığıyla çıktım ve artık basketbol oynuyorum. o derece fanatiğim ki sadece denk gelirse euroleague maçlarını seyrediyorum:)
hepsini, herşeyi eninde sonunda kapitale bağlamak hiçde zor değil, ne yazıkkı genlerinde kendi kendini bitirme özelliği olan bir milletiz adamın biri çıktı ederi beş para etmez lige 400+ milyon para sağladı (sağlattırdı), olan oldu bu durumda en az suçu olan sen ben biz..en büyük suçda medyada, o medya baronlarında, her hafta en az 3 kere 5-6 tane tipinde bile meymelet olmayan adamı gözümüzün içine sokup, futbolunda içine ettirip nifak tohumları ektiriyorlar.. Korkarım yeni(!) trend basketbolada sıçramasınlar..
bir beşiktaşlı olarak altına imzamı atarım. hatta kız olsam verirdim ama konumuz o değil..
birkaç sene öncesine kadar fanatik derecede beşiktaşlıydım. ama şu an aynen bu yazıdaki gibi, belki de daha ilgisiz durumdayım. bu sene ilk defa dünki manisa-bjk maçından sonra “meraktan” puan durumuna bir göz attım. ligin, futbolun fena halde gazı kaçtı.
onun yerine kendimi çocukluğumdan beri sempati duyduğum ve maçlarını izlemeye çalıştığım arsenale verdim. her maçında heyecan duyuyorum. tıpkı birkaç sene önce beşiktaş için hissettiğim şeyleri bugün arsenal için hissediyorum.
yada mesela yarınki el clasico -2 takıma da sempati duymasam da- beni beşiktaş maçından daha çok heyecanlandırıyor.
nba de başlasın, iyice koparız artık annemizin liginden.
Ne kadar yazık ki “Hangi takımlısın?” sorusunun zamanında MIRC odalarında sorulan A/S/L kısaltmasının adeta yerini alıp, sırf tuttuğu takımdan karakter analizi yaptığını iddia eden milyonlarca şahsın ortasında futbolu sevmeye çalışıyoruz. Hediye gelen Juventus formasını sırf renkleri yüzünden sahaya alınmayan benim ve benim gibilerin bu güzel oyunu oynamak için cebinden para vermek istemesi bir kenara, umrumda dahi olmayan, kimlik alışverişinde kendini tamamen kaybetmiş sözlük anlamı ile “Aptal” olmuş medeniyetsiz bir grup insanın benim önüme taş koymasına dayanamıyorum…
@pennyilkay’ın dediği gibi, göğsümüzü kabartan, çok ciddi şekilde esip gürlemeye hasret kalmış güzel oyun, yeni trend(!) basketbola da sıçramazlarza üzülür, gönül koyarım…
Taze boka çok sinek konarmış, heryer bok, her kodaman sinek…